This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.This theme is Bloggerized by Lasantha Bandara - Premiumbloggertemplates.com.

30 Aralık 2015 Çarşamba

Nurettin Topçu’da Milliyetçilik Ve Anadolu Milliyetçiliği - Hasan DURAN* Aydın POLAT**

Çalışmamızda Türkiye’nin kalkınmasında nasıl bir yol izlemesi gerektiğine kafa yoran düşünürlerden biri olan Nurettin Topçu’nun milliyetçilik görüşlerine yer verilmiştir. Topçu’nun milliyetçilik anlayışı; yerli ve İslami değerlerden gücünü alan Anadolucu Milliyetçiliktir. Ona göre milliyetçilik; Hoyrat ve kaba bir şovenizmden arındırılmış, kaynağını önce insana, sonra İslam’a dayayan ruhçubir milliyetçiliktir ve genel olarak, batılılaşma ve Türkçülük-Turancılık karşıtı bir söylem olarak geliştirmiştir.

Pdf Okumak için tıklayınız.

21 Eylül 2013 Cumartesi

Sofular - Kürşad E. Gürel

Cümle sofular hep Tanrı yolunda ,
Ruhlarındaki putlar kimin yolunda ?

Para denilen illet,kendilerine musallat
Lazım değil musalla,kenara doğru at

Ölüm denilen karanlık şu mezar kadar
Daha ne konuşursun,ederin secde kadar !

Gözlerdeki zina,dillerde riya,ruh şizofren
Hu ! Deyip dönmek yok,yahut bir fren ..

Kafes misali şu kainat,ölünce mi hürriyet ?
Kavmi red,soyu inkar edince kurtulsun zürriyet ..

Beni böyle sev,
İçtiğim sigaradaki nikotine değerine..
Kurduğum cümlerin,hayati ederine,
Ve düşlediğim Turan'ın cümle kederine karışma.

Beni böyle sev,
Okuduğum kitaplar ile kurduğum kainata,
Düşlerimde kurduğum ve yaşadığım kainata
Karışma ..

Verirsen elini,götürürüm seni de kapatırsan gözlerini..
Ezber etmeyi sevmem,birilerinin büyük gördüklerinin sözlerini..
Yaşadığım gibi olmaktır,tercihim zira..
Tabi zor olsada sıcakta kalpaklı dolaşmak,kışın güzeldir.

Yeşil zeminde,mavi kurt güzeldir bence ay yıldız kadar,
Yahut dünya zemininde Tanrı'nın çizdiği gözlerin misal ..
Güzeldir işte..

Beni böyle sev,
Seninle en büyük hedefim belki Tienşan'da çekilecek poz,
Sana göre aslında tüm bunlar pembe renkli olan toz ..
Yürek denilen,et parçasının içerisindeki alemde,
Ve isterim inandığım öteki alemde
Bir olmanın vahdetinin tadını ..
Düşlerimde sayıklasamda hep senin güzel adını..
İsimlerden müstesna,Tanrı'dan sonra bir sevda ki,
Bir olmanın,yekpare güç olmanın özlemin duyar şu yüreğim
Seninle istesem dahi bir ömür birliktelik,
Vuslat dediğimiz,Turan'dır tek müstesna dileğim.



Verirsen elini,götürürüm seni de kapatırsan gözlerini..
Ezber etmeyi sevmem,birilerinin büyük gördüklerinin sözlerini..
Yaşadığım gibi olmaktır,tercihim zira..
Tabi zor olsada sıcakta kalpaklı dolaşmak,kışın güzeldir.

Yeşil zeminde,mavi kurt güzeldir bence ay yıldız kadar,
Yahut dünya zemininde Tanrı'nın çizdiği gözlerin misal ..
Güzeldir işte..

Beni böyle sev,
Seninle en büyük hedefim belki Tienşan'da çekilecek poz,
Sana göre aslında tüm bunlar pembe renkli olan toz ..
Yürek denilen,et parçasının içerisindeki alemde,
Ve isterim inandığım öteki alemde
Bir olmanın vahdetinin tadını ..
Düşlerimde sayıklasamda hep senin güzel adını..
İsimlerden müstesna,Tanrı'dan sonra bir sevda ki,
Bir olmanın,yekpare güç olmanın özlemin duyar şu yüreğim
Seninle istesem dahi bir ömür birliktelik,

İRDELEME .

Tarihi irdelemeye devam..

Muhsin Yazıcıoğlu,Başbuğ Türkeş'in en yakınındaki dava adamlarının anlattığına göre "oğlum" dediği bir kişi. Bazı haklı sebepler ve dönemin siyasi şartlarında Muhsin Başkan'ın Mhp'den ayrılarak Bbp'yi kurması ihanetle eşdeğer görülürken.

Başbuğ Türkeş'in öz oğlu olan Yıldırım Türkeş'in Aydınlık Türkiye Partisini kurmasına kimse sesini cikartmiyor,unutturmak istiyor mevzuyu..

Muhsin Başkan'in tekrardan partiye dönmemiş olması ile Tuğrul Bey'in Mhp'ye dönmüş olması ise süreci bir nebze daha stabil hale getirmiştir.

Büyük Birlik Partisi Muhsin Başkan döneminde hiçbir şekilde siyasi taviz vermemiştir. Türk Milliyetçiliği çizgisini 9 ışık temelinde sürdürmüş ve Muhsin Başkan'in şehadeti ile isler değişmiştir.


Aydınlık Türkiye Partisinin logosunu bilenler vardır görenler olmuştur Türk Milliyetçiliği ülküsünden hangi izleri taşımaktadır ? Şahsi görüşüm memleketin siyasi partiler aracılığıyla ülke kurtarılamayacak yunan oyunu demokrasi ve çoğulcu faşizm ile ülke tarumar halini koruyacaktır.

6 Eylül 2013 Cuma

Meydanlardan Hürriyet Çıkar Mı ? - 1.Bölüm | Kürşat E. Gürel

Düşünelim,hür doğduğumuzu sandığımız Anadolu'nun aslında esir bireyleri olduğumuzu anladığımızda zihinlerimizde yaşadığımız depremlerden başka dedelerimiz dediğimiz laf ettirmeyip,hatıralarına toz kondurmadığımız onların bıraktığı mirası topyekün bir millet olarak ne hale getirmişiz. Yahut nasıl bir siyasi  oyun yahut iktisadi yahut kültürel adına ne denilirse denilsin muhteşem bir yurt mirasını bizler sadece ve sadece 100 yılda tarumar hale getirmiş,dedelerimizin öldüğü bu toprakları korumak adına onlar gibi ölmeye devam ettiğimiz halde bu yurdu muhteşem bir izbe halinde görmek isteyen gayretkeşlere hizmet eder olmuşuz ..

Nasıl ?

Neden ve nasıl yahut hangi desiseler ile kendimizden kopmuş,rüzgarlarda savrulan hazan yaprakları misali özü kaybetmiş,ayrılık yangınında her birimiz türlü şekilde kavrulmuşuz..

Oturmalı ve düşünmeli ve bizzat kendisinden başlayacak ''NEDEN ve NASIL'' sorgusunun dehşetli zaman dilimlerinin muhasebesine kendimizi ortak etmeliyiz,düşünen yiğitlerin gelecek diye tutuşan mücadele erlerinin. Düşünmek ne kadar çetrefilli bir eylem gibi görünüyor olsa bile asla ve asla bir amaç için dahi olsa boş meydanda elli kişilik bir slogancı grubun yaptığından zor değildir .

Bağırmak,haykırmak yahut bireyin yahut kendi ruhlarımızın çığlığını bastırmak istercesine bedenin bağırmasına müsaade etmek ve bunun bir davada adamlık olduğu izlenimini vererek kendi hülyalarımızı meydanlara esir bırakmak. Evet meydanlarda esir bırakmak. Neden ?

Meydana inen,herhangi bir sebep uğruna bağıran kitlesel gösteri şuurunu az dahi olsa yakalamış bireylerin tek vücut olabilme şuurunda dahi buluşamamış halleri,meydana inen kitlelerin düşmana ağızları ile gülme fırsatından ziyade başka organlarından çıkaracakları kahkaların sebebi olmaktan başka bir işe yaramuyor..

Kimdir bu kitle ? Evet bu kitle Türk'ün son hür kalesi naraları atılan Anadolu'nun bir avuç azınlık durumundaki TÜRK MİLLİYETÇİLERİNDEN başkası değildir. Zira memleketin haline başka kim çare arar kim birşeyler yapalım kavgasını verir. Lakin,amacın sadece meydana inerek belki binlerce kişinin olduğu meydanlarda TÜRK IRKI SAĞOLSUN demekten ziyade,ilk önce kendi Türklüğünü sonra ailen sonra mahallen olarak yayılan halka halka genişleyen bir sistematik ''tebliğ'' durumu yoksa ne çıkar bağırmaktan sesinin kısılmasından,kuruş kuruş biriktirilen paralar ile yaptırılan bayraklardan ?

Evet,buraya kadar okudukları ile diş bileme gayretinde olan kitlesel eylemlerin dahi içerisinde TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE nifak sokan,türlü gayretkeşlikleri ile bağırarak uyutmaya çalışan kitleleri çok farlı psikolojik harp içine sokan bu piçler muhakkak tesbit edilmelidir.

Düşünelim ! Bir şehit mitingi sonrası toplanan 100 kişilik bir gruptan acaba hakkıyla tabutun arkasında kaç tanesi cenaze namazını kılabilecek ilimde ?


İLERLE | Kürşat E. Gürel

İlerlemeli şu Anadolu hedef muhakkak Ural,
İlerlemeli muhakkak zira bu mutlak bir kural
Atalar mirasına çöreklenmişse bir iki piç,
Endişe etme ! Kanına itaat et,durma asla hiç
Al eline silahı çık meydanlara onları vur,mirası al
Zihnine yabancı fikri asla sakın barındırma,
Kinini bile ! Yüreğin asla hoşgörü ile arındırma..
Vurasın en güçlü silahlarınla,ve asla sakındırma
İlerlemeli ! Düşmana durdu bunlar diye inandırma..
Bir an fırsat verme,hep ilerle ve yolda iken sakın
Mola verme,dinlenme ve hep ilerle bitmesin akın
Vuslat ! Sevgiliye koşasın,ilerledikçe hedefler yakın
Geride düşenler olacaktır,sizler hep ilerilere bakın
Zira,düşenlere tutulacak belki sadece bir gün yas ile
Geride kalacaksın,kadınlarını yapacaklar kendilerine köle
Ve erlerin kalacak,yas sonrası hep ama hep kesik baş ile
Durma ! İlerle yüreğindeki kin,ruhunda ateş gözündeki yaş ile
Mermilerin,roketlerin,füzelerin bittiğinde ilerle yerdeki taş ile
Erlik günü tez gelir,yeni oğullar tabiatta toprağa filiz verir
İlerle ! Yürü,yürü Altaylara doğru durmadan önüne nice iz gelir




30 Ağustos 2013 Cuma

Enver Paşa ve Sık Sık Tekrarladığı Sözü

Enver Paşa ve Sık Sık Tekrarladığı Sözü

Tarihçi, tarih meraklısı yahut bu ikisinden değil sadece meraklısınızdır. Merak araştırmaya götürür; belki bir hayat, belki bir buluş ilginizi çekebilir, detaylı incelemenize, hayranlığınızın artmasına sebep olabilir. İncelerken küçük ip uçları bulursunuz ki aslında bu bütün meseleyi açıklığa kavuşturur. Enver Paşa'nın hayat serüvenini ise bir Tevfik Fikret sözünde bulabilirsiniz. Enver Paşa sık sık Tevfik Fikret'in şu mısrasını tekrar ederdi:
'' Hak bildiğin bir yola yalnız gideceksin''[1]

Enver Paşa hak bellediği yolda yalnız gidebilen bir adamdı, beraber yürüdüğü iki adam daha vardı
Talat ve Cemal Paşalar, bu iki adamın da bıyıkları göğe doğruydu, son devrin en ilginç karakterleri idiler, yılmak nedir bilmiyorlardı ve korkusuzdular.Nitekim bu üç zat aynı tarihte Ekânîmi Salise ( Üç Esas) unvanını almışlardı.[2]

Enver, Cemal ve Talat'ın kaderleri bile aynı oldu. Talat Berlin'de Hardenberg sokağındaki evinin önünde İngilizlerin tetikçiliğini yapan bir Ermeni Teilirian tarafından öldürüldü, tarih sahnesinden çekildi. Cemal Paşa Tiflis'te Yavkadvfoki sokağında kanlar içinde kaldı, katili ise meçhul olarak kaldı. Halil Paşa ( Kut) hatıralarında Cemal Paşa'nın öldürüleceğini Sovyet Merkez Şûrasından birinin kendisine ilettiğini anlatır ve Cemal Paşayı uyarır. Tetikçi yine bir Ermenidir, Cemal Paşa Halil Paşaya şu cevabı verir:
''Amma da yaptın Halilciğim beni niye öldürmeye kalksınlar, sonra benim Suriye'de Ermenilere yaptığım yardım herkesin bildiği şeylerdendir...Neden olsun bu ? [3]

Enver Paşa ise Anadolu'nun kurtuluşunu bekledi, Anadolu toprakları ateş içindeyken dayanamayıp mücadeleye katılmak istedi fakat ikilik çıkacaktı, çünkü orada İttihatçıların Sarı lakabını verdikleri Mustafa Kemal vardı, bekledi, bekledi, bekledi... Anadolu kurtuluşa gidiyordu ama kapılar ona kapanmıştı, artık gözünü Kızıl Ruslardan kurtarmak isteyen Türklerin mücadelesine dikti, onun için çarpışacak ve enerjisini yine Türklük için tüketecekti.

4 Ağustos kurban bayramı'nın ikinci günü Enver Paşa, baskın ve kızıllar geliyor sesini işitti.Ateş sesleri mücadele tüm hızıyla yayıldı, mitralyözlerin içine atıldı, ele geçireceklerdi fakat Enver Paşa'nın vücuduna kurşunlar isabet etti, atının üstünde dimdik bedeni kanlar içinde kaldı. Enver Hürriyet kahramanı Enver, Edirne Fatihi Enver, Osmanlı'nın Enver Paşası tarih sahnesinden çekilmişti.

1922 senesi Ağustos ayının beşinci günü Çeğen köyü en harikulade bir hadiseye sahne olmuştu. Cenaze namazına müteakip başlar üzerine kaldırılan Enver Paşa'nın kanlı tabutu, yavaş yavaş Çeğen tepesine çıkarılıyor, otuz bin kişinin hıçkıra hıçkıra tekbir sedaları, Türkistan'ın ıssız dağlarında akisler yaparak dalga dalga ufuklara yayılıyordu.[4] Enver Paşa'nın kabri şimdi ise Çeğen'den alınmış Şişli'de Abide-i Hürriyette Talât ve diğer silah arkadaşlarının yanındadır.

Enver Paşayı anmak için yazdığımız satırlarda kaderleri bir olan iki dostu Talât ve Cemal Paşaları da anmış olduk, son devre isimlerini yazdırmış bu üç kahramanın ruhları şâd olsun dedikten sonra Taylan Sorgun'un kitabından kısa bir cümle ile yazımı noktalıyorum:

''Vatan topraklarını kendi avuçları içinde yoğurmak istediler...Şimdi o topraklarda açan çiçeklerin, yukarıdaki yıldızların boyunları büküktür...Yıldızlar da o topraklarda açan çiçeklerde böylesine '' Vatan'' diyen nesli özlemektedir...Ve heyhat.''[5]





Cem Evren – 04.08.2013

Dipnotlar:
[1] S. Nafiz Tansu, İki Devrin Perde Arkası T.M. Başkanı H. Ertürk,1. Baskı, Ekim 2011, syf 204
[2] Ziya Şakir, Yakın Tarihin Üç Büyük Adamı Talat Enver Cemal Paşalar, Mayıs 2011, syf.211
[3] Taylan Sorgun, Halil Paşa, 1.Baskı, Haziran 2010, syf. 273
[4] Ziya Şakir A.g.e syf. 207
[5] Taylan Sorgun, İttihat ve Terakki (Devlet Kavgası), 5.Baskı, İstanbul 2007, syf. 288

Acun'da huzur için ne gereklidir ?