17 Ağustos 2013 Cumartesi

Şairler Yakışıklıdır | Kürşat

Yalnızlığın kuvvetli bir kasırgaya benzetmek sanırım muhteşem bir hayal gücünün hülyalarındaki dehşet verici bir fikirdir. Fikri kaleme dökerek çaresizliğini kağıtla paylaşan,kalemi ile dertleşen şairler yakışıklıdır aslında fakat içtiği sigaranın mavi dumanlarındaki gri düşleri arasında kalmışlığın ve anatomik pragmatizmin darbeleri ile kendisini yalnızlığın kıyılarında bulmuştur o kadar . Ve şairlerin aslında muhabbeti sevdiği kadar hatipler sevmez topluma,millete ve yahut işçi yığınlarına konuşma yapmasını... Arada bir fark vardır lakin işte bu aradaki hal kimsenin dikkatini çekmez. Şair oturunca masasının başına bir nefes çektiğinde ruhunun en diplerinde tılsımlanmış başındaki yedi başlı ejderin koruduğu ilham hazinelerini gözlerin göreceği yerlere taşımanın kavgasını verir. Her başını kestiğinde ejderin patlayan aort damarlarından çıkan kan deryası ile boğulmaktan kendisini kurtarmaya çalışır ve bu can hıraş halde aşk duygusunu hiç bir zaman aklından çıkartmaz ve yüreğindeki binbir diş ısırığının madalyalaşmış ve parlayan hali ile heceler kelimeye,kelimeler ise satırlara izdüşümü bırakır. Ve bu durum belki dakikalarca yahut senelerce sürecektir şair için ve bizler tüm bu kavgasını görmeden şairleri suskun şairleri asosyal şairleri mecnun biliriz .. Şair,ilham hazinesinden bir yakut yahut zümrüt hükmünde olan bir dörtlüğü çekip alabilmek adına verdiği kavgasını bilmeden onu yerer onu kötüleriz. Ejderle dövüşmek ... Ne çetin ne büyük ne zordur şiir yazmak..

Şairlik,karanlığa ışık olmak demek falan değildir ayrıca .. Şairlik,güneşten bir parça atomu alıp parçalarken parçalanmanın verdiği füzyon ışığını karanlığa serpmenin adıdır .. İşte bir an verdiği ışığa rağmen baki bir karanlığa kendisini atar,bizde saygı duyarız !



MUHALİF YAZILAR


0 yorum:

Yorum Gönder

Acun'da huzur için ne gereklidir ?